loading

Kategori: Uncategorized

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum: Marmara Denizi’nden 7 günde 2 bin 684 metreküp müsilaj temizlendi

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi’nden 7 günde 2 bin 684,5 metreküp müsilajın (deniz salyası) temizlendiğini bildirdi.

Twitter hesabından açıklamada bulunan Kurum, Marmara’daki müsilaj temizliğine ilişkin bilgi verdi. 8 Haziran‘da başlatılan deniz temizliği çalışmalarının her gün artırarak devam ettirdiklerini belirten Kurum, “14 Haziran’da temizlediğimiz 518 metreküp ile birlikte toplamda 2 bin 684 5 metreküp müsilajı bertarafa gönderdik.” ifadelerini kullandı.

7 günün sonunda İstanbul’da 629.5, Kocaeli’de 155.5, Bursa’da 123.5, Tekirdağ’da 128, Balıkesir’de 333, Çanakkale’de 251, Yalova’da 1064 metreküp müsilajın temizlendiğini aktaran Kurum, şunları kaydetti:

“Marmara Denizi’mizi ve kıyılarımızı kurtarmak için denetimlerimizi de hız kesmeden sürdürüyoruz. 14 Haziran itibarıyla yaptığımız 1438 denetimde, gerekli şartları yerine getirmeyen işletmelere 7 milyon 552 bin lira idari para cezası uyguladık. Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planımız kapsamında müsilaj temizliğine hep birlikte devam ediyoruz. Cennet ülkemiz, denizimiz ve deniz canlılarımız için el birliğiyle çalışıyoruz.”

Dünya Doğayı Koruma Vakfı’ndan uyarı: Akdeniz’deki deniz suyu dünya ortalamasından yüzde 20 daha hızlı ısınıyor

Türkiye’nin uğraştığı Marmara Denizi’ndeki müsilaj belasının hem Ege hem Karadeniz’e ilerlediği haberleri gelirken, Dünya Doğayı Koruma Vakfı’ndan (WWF) Akdeniz’le ilgili uyarı geldi. 8 Haziran Dünya Okyanus Günü’nde yayımlanan raporda, Akdeniz’deki su sıcaklığı artışının diğer deniz ve okyanuslara göre yüzde 20 daha hızlı olduğu belirtildi.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) İspanya ofisi8 Haziran Dünya Okyanus Günü vesilesiyle rapor yayımladı.

‘En az 1000 istilacı yeni tür ortaya çıktı’

Raporunda “Akdeniz tropikalleşiyor” uyarısını yineleyen WWF, Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığındaki artışın, dünyadaki diğer deniz ve okyanuslara göre yüzde 20 daha hızlı olduğunu belirtti. Deniz suyundaki hızlı ısınmanın etkisiyle daha sıcak bölgelerden Akdeniz’e doğru gelen en az 1000 istilacı yeni türün ortaya çıktığı ve bunların yerli türlerin yerini almaya başladığına dikkat çekti.

‘Deniz kabukları azaldı, deniz anaları çoğaldı’

İklim değişikliği, aşırı avlanma, kirlilik, deniz ticareti ve kıyı gelişiminin yarattığı baskıların Akdeniz’i riske atan unsurlar olarak öne çıktığını vurgulayan WWF raporunda, Akdeniz’in en doğu sularındaki yerli deniz kabuklarının neredeyse yüzde 90 oranında azaldığı, deniz anasının çoğaldığı sıralandı.

‘Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus’taki türler, Türkiye sularında’

Türkiye ve çevresindeki sularda, normalde Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus’ta görülen aslan balığı gibi zehirli türlerin artarak deniz habitatlarının büyük bölümünü oluşturduğu bilgisini veren rapora göre, yüksek sıcaklıklar ile fırtınaların sıklığındaki ve yoğunluğundaki artış, deniz tabanını değiştirip deniz çayırları, mercanlar veya pinaların varlığının bazı bölgelerde yok olacak kadar azalmasına neden oldu.

Dünya liderlerine ‘uluslararası sözleşmelere uyun’ çağrısı

İklim ile okyanuslar arasındaki güçlü ilişkiyi, biyolojik çeşitliliği ve balık stoklarını eski haline getirmek için deniz korumasını iyileştirme ihtiyacının açıkça görüldüğünü vurgulayan WWF, Akdeniz’deki ve dünyadaki tüm liderlere, ‘Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) ve Barselona Sözleşmesi çerçevesinde anlaşmaya varılan iklim eylemleri ve finansal mekanizmalar aracılığıyla biyolojik çeşitliliği güçlendirme’ çağrısı yaptı.

‘Deniz koruma alanları alanları oluşturulmalı’

WWF İspanya’nın deniz koruma alanları uzmanı Oscar Esparza, raporla ilgili değerlendirmesinde, şu çağrıda bulundu:

“Ekolojik bir geçiş sağlanana kadar, ekonomiyi karbondan arındırarak, deniz ekosistemlerini iklim değişikliğine karşı korumanın ve muhafaza etmenin en iyi yolu, değişikliklere uyum sağlamak için daha büyük bir doğal kapasiteye sahip sağlıklı ekosistemleri korumaktır. İyi yönetilen deniz koruma alanları, deniz türleri üzerindeki stresi azaltmakta çok yararlı olabilir.” 

5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ KUTLU OLSUN

5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ

Dünya Çevre Günü, İsveç’in Stockholm kentinde 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından bu yana, her yıl 5 Haziran tarihinde, çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla kutlanmaktadır.

2018 Dünya Çevre Gününün sloganı “Plastik Kirliliğiyle Mücadele Et (Beat Plastic Pollution)” olarak belirlenmiştir. Plastik atıkların doğa ve yaban hayatı ile insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması doğrultusunda insanların günlük hayatlarında değişiklikler yapması çağrısında bulunulmaktadır.

Dünyada bir dakikada 1 milyon plastik su şişesi satın alınmakta ve her yıl 5 trilyon tek kullanımlık poşet tüketilmektedir. Kullandığımız plastik ürünlerin %50’sini tek kullanımlık ürünler oluşturmaktadır. Okyanuslarda bir yılda biriken plastik dünyanın etrafını dört kez dönebilecek miktarda olup, tamamen çözülene dek 1000 yıl boyunca varlığını sürdürmektedir. Plastikler insan bedenine de doğrudan zarar vermekte olup,  olumsuz etkiler mikro plastikler aracılığıyla insanların su ve gıdalarına kadar ulaşabilmektedir.

Avrupa Birliği’nin kaynak verimliliği konusunda uzun vadeli planlarından birini oluşturan Döngüsel Ekonomi Paketi kapsamında, 2018 yılında “Döngüsel Ekonomide AB Plastik Stratejisi” kabul edilmiştir. Strateji AB’deki tüm plastik ambalajların 2030 yılına kadar geri dönüştürülebilir hale getirilmesini, tek kullanımlık plastiklerin azaltılmasını ve toplama ve ayıklama sistemlerinin iyileştirilmesini amaçlamaktadır.

Türkiye, 21 Aralık 2009 tarihinde müzakerelere açılan “Çevre ve İklim Değişikliği” Faslı kapsamında “atık yönetimi” alanında da Avrupa Birliği müktesebatını uyumlaştırmak ve uygulamak konusunda üzerine düşeni yapmaktadır. Çevrenin korunmasına ilişkin AB düzenlemelerine uyum, soluduğumuz havanın kalitesinin iyileştirilmesini, kullanım ve içme suyunda temizlik ve hijyen güvencesini, atıkların yeniden değerlendirilerek ekonomiye katkıda bulunmasını, kamuya açık ortamlarda gürültü kirliliğinin önüne geçilmesini sağlamakta, gelecek nesillerin daha sağlıklı bir ortamda yetişmesini güvence altına almaktadır.

5 Aralık 2017 tarihinde yayımlanan Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı kapsamında; 81 ilde atık yönetimi mevcut durumu analiz edilerek, atıkların türlerine göre kaynağında ayrı toplanması, geri dönüştürülmesi, farklı yöntemlerle geri kazanılması ve bertaraf yöntemlerinin ortaya konması hedeflenmiştir. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde başlatılan ve tüm ülkede uygulanması öngörülen “Sıfır Atık Projesi” kapsamında plastik atıklar da dahil olmak üzere tüm atıkların ayrı toplanması ve geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir.

AB çevre standartlarının ülkemizde uygulanması yönünde atılacak her yeni adım, halkımızın hayat kalitesi ve refah düzeyini daha da yükseltecektir. Vatandaşlarımızın hayat kalitesinin arttırılması, ancak temiz bir çevre ve doğal kaynakların dengeli ve ihtiyatlı kullanımı ile mümkündür. Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yürütmekte olduğu katılım müzakereleri, ülkemizde çevresel standartların iyileştirilmesine yönelik önemli bir itici güçtür.

 

https://www.ab.gov.tr/5-haziran-dunya-cevre-gunu_51288.html