loading

Kategori: Çevre

Doğaya Güç Kat Projesindeyiz

Türkiye’de yerel düzeyde çevre ve doğa koruma alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının karar verme süreçlerine katılımını artırarak sivil toplum ve aktif vatandaşlığın güçlendirilmesine katkıda bulunmak hedefiyle Doğa Araştırmaları Derneği tarafından yürütülmekte olan Doğaya Güç Kat Projesi’nin açılış toplantısına katılım sağladık.

Etkin bir doğa koruma için güçlü sivil toplum hedefiyle tasarlanan proje kapsamında Türkiye genelinde çalışma yürüten STK’ların kapasitelerinin güçlendirilmesi hedefleniyor.

Katılımcı demokrasinin önemli araçlarından biri olan STK’ların güçlenmesinin ve karar mekanizmalarında yer alarak kararları etkileyebilmesinin önemine inanan farklı kentlerden sekiz sivil toplum kuruluşunun ortaklığında hayata geçirilen Doğaya Güç Kat Projesi, aynı zamanda doğa koruma alanında çalışan ve doğayı savunmak için çalışma yürütmek isteyen farklı sivil yapılanmalardan meydana gelecek bir ağın da temelini oluşturuyor.

Türkiye’nin farklı kentlerinde çevre ve doğa koruma alanında çalışan 46 sivil toplum kuruluşu olarak Doğaya Güç Kat Projesi kapsamında ilk toplantı Ankara’da gerçekleştirildi.

Karbon Ayak İzini Nasıl Azaltabiliriz?

Karbon ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, kurum veya bireylerin ulaşım, ısınma, elektrik tüketimi vb. faaliyetlerinden kaynaklanan toplam sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. İki ana parçadan oluşur; doğrudan (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi. Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür.

 

Yaşanılabilir Doğa İçin Karbon Ayak İzlerini Nasıl Azaltabiliriz?

Daha iyi bir gelecek için karbon ayak izini nasıl azaltabiliriz?

Mümkünse güneş, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları, tasarruflu ampul, vb. kullanarak elektrik kullanımını, güneş enerjisi kullanarak doğalgaz kullanımını azaltabiliriz. Böylece en önemli emisyon kaynaklarından biri olan enerji tüketimini azaltabiliriz.

Ağaçlandırma çalışmalarına katkıda bulunarak dikilen her ağaç için yılda 12 kg karbondioksit emilimi sağlayabiliriz. Ev ve iş yerlerindeki çöplerimizi geri dönüşüm kutularına atarak, emisyon oluşumunu önleyebiliriz. İhtiyaçlarımızda önceliğimizi geri dönüştürülebilir, daha yeşil ürünlerden yana kullanarak çevreye katkıda bulunabiliriz. Alacağımız elektronik aletleri A Sınıfı olanlardan tercih ederek doğaya katkı sağlayabiliriz.

Kendi aracımızı kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanarak veya araç yerine yürüyerek veya bisiklete binerek emisyonların azalmasına yardımcı olabiliriz. Uçakların kalkış ve inişlerdeki mil başına yakıt tüketimleri normal seyir durumundakinden çok daha yüksek olduğu için uçak biletlerimizi mümkün olduğunca direk uçuş olarak seçebiliriz. Günlük hayattaki ulaşım ve ısınma ihtiyaçlarımız için temiz yakıtları tercih edebiliriz. Fosil yakıtlı araçlarımızın yerine elektrikli ve hibrit araçları tercih edebilir, ısınmak için de mümkünse yakıt tercihimizi doğalgazdan yana kullanabiliriz.

Daha Temiz Bir Dünya İçin Alışkanlıklar

Doğaya, diğer canlılara ve bizden sonra gelecek nesillere karşı temel sorumluluğumuz onlara temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmaktır. Peki bunu nasıl yapacağız? Herkesin kolaylıkla edinebileceği bazı alışkanlıklarla dünyayı daha temiz bir gezegen haline getirmek imkansız olmasa da biraz çaba gerektiriyor. İşte o çabalarınızda size yol gösterebilecek birkaç tavsiye.

 

Suyu tasarruflu kullanmak

Suyun olmadığı yerde hayatın olmayacağının ve koruma-kullanma dengesinin belki de en iyi ayarlanması gereken yaşamsal maddenin su olduğunun farkında olmalıyız. Tasarruf edeceğimiz bir damla suya bile gelecekte ihtiyacımız olacağı aklımızdan çıkmamalı!

 

Bazı gıdaları evde üretmek

Günlük beslenmemizin ayrılmaz parçalarından olan bazı yeşillikleri veya sebzeleri evde yetiştirmeliyiz. Evde yetiştirdiğimiz gıdaları, dışarıdan aldığımızda o gıdaların bize ulaşana kadarki süreçte üreteceği karbon salınımını böylelikle engelleyebiliriz ve doğaya katkıda bulunabiliriz.

Doğanın içinde olmak ve doğayı korumak

İçinde yaşadığımız doğayı korumak ve mümkün olduğu miktarda geliştirmeye çalışmayı, dolaylı yollarla kirlettiğimiz çevreye borcumuz olarak görmeliyiz. Doğayı korurken geçirdiğimiz vakit bizi doğaya daha da yaklaştıracaktır.

Daha az çöp üretmek ve çöpleri ayrıştırmak

Doğaya saygılı bir tüketim anlayışını benimseyerek gerçekten de ihtiyacımız olmayan tüketim alışkanlıklarını yavaş yavaş terk etmeliyiz. İhtiyacımız kadar tüketmeye başladığımızda, ürettiğimiz çöp miktarı gözle görülür oranda azalacaktır. Çöpümüzü de çeşitlerine göre ayrıştırarak attığımızda geri dönüştürülmesi çok daha kolay olacaktır.

 

Çevrenin korunmasına aktif olarak katkı sunmak

Doğayı korumak için taşıdığımız bilinçle aktif olarak bu hareketlere katkı sunmalıyız. Çevremizdeki sivil inisiyatiflerin ve STK’ların faaliyetlerinde yer alarak aktif bir biçimde doğayı halihazırdaki atıklardan arındırabiliriz.

 

Bilinçli tüketimi hayatın merkezine oturtmak

Tüketim alışkanlığımızı gözden geçirerek sadece ihtiyacımız kadar tüketmeyi öğrenmeliyiz. İsteklerimize göre değil ihtiyaçlarımıza göre tüketmeye başladığımızda, farklı bir kişisel tatmin yaşadığımızı ve dünya için bir şeyler yapmanın huzuruna erdiğimizi göreceğiz.

Kullandığımız markaların çevreye duyarlı olup olmadığını dikkat etmek

Tüketim alışkanlığımızın parçası olan sık kullandığımız markaları veya benzer tercihlerimizi sadece ürün kalitesi ve fiyat performansına göre değil, üretici firmaların çevre duyarlılığına dikkat ederek seçmeliyiz. Kullandığımız ürünlerin bileşenlerinden, üretim sürecinde çevreye zararı olup olmadığı konusuna kadar derinlikli bir araştırma, içimiz rahat bir şekilde o markaları kullanmamızı sağlayacaktır.